Koçların kendilerine sordukları sorulardan bir tanesi de kuşkusuz nöroloji araştırmalarından hangi bilgilerin koçluk uygulamaları için kullanılacağı yönündedir. Bilimin doğası gereği, koçların da geliştirilen her yeni bilgiyi kullanma da tedbirli olmaları gerekir.
Bilgi ve özellikle nöroloji söz konusu olduğunda, ortaya konulan araştırmalar koçluk uygulama ve pratiklerine yeni bir kazanım ve bakış açısı getiriyor.
Nöroloji’den bahsederken koçluk uygulamalarında nasıl pratiğe dökeceğimizi ele almakta fayda var.
Bilim dünyası bize, her şeyden önce insanın yapabileceklerinin ötesi ve sınırsız kapasitelerine yönelik iddialarla görüşlerini bildiriyor.
Fizikçi Henry Stapp (2007) yaptığı araştırmalarda insanların kendi seçimlerini yapmak üzerine özgür oldukları iddiasını ortaya atıyor. Bu fikri ve iddiayı paylaşırken, bilim dünyasında azımsanmayacak ölçüde büyük bir karşıt görüşün yer aldığının da altını çizmeli ve gerekçelerine yer vermeliyiz (Dennett, 1991). Yapılan araştırmalar, seçimlerimiz üzerinde “mekanik ve sistemik paradigmaların” etkilerine vurgu yapıyor.
Mekanik paradigma yani maddi nedenlerin, gerçekleşen her şeyi belirlediğini ve nedenselliğin sadece bir yönde işlediğini varsayan bir düşünüş sistemini ortaya koyuyor. Bu düşünce sistemine göre ise seçimler sadece birer yanılsama olarak nitelendiriliyor.
Sistemik paradigma ise gerçek seçimler yapma üzerindeki bireysel deneyimlerimizi doğrulamak için kuantum teorisinden yararlanan farklı bir görüş bildiriyor. Günlük yaşamımızda bizler fiziksel nesneler üzerinde mekanik neden- sonuç ilişkileri kurma eğiliminde oluruz.
Henry Stapp’ın (2007) birleşme kuralına göre, beyin bağlantılarımızın küçük kuantum ölçeğinde birbirinden oldukça farklı olduğunu ifade ediyor. Bahsedildiği üzere, kuantuma göre, farklı nedenlerin aynı nedenlerle üretilmesi ve aynı zamanda farklı nedenlerin aynı etkilerle takip edilmesi ve tüm bu sürecin tahmin ve olasılıklar meselesi olduğu varsayımında bulunur.
Kuantum fiziğinin nöroloji ile olan ilişkisinin hala tartışmalı olmasına rağmen, bireysel özgür irade, seçim iradesi deneyimleri bizlerin köşeleri belirlenmiş günlük fiziksel gerçeklikle sınırlama olasılığı sunar.
Koçlar, bir soru sorarak, cevapları dikkatle dinleyip danışanı izleyerek aradıklarını bulma eğilimindedirler. Seçimler noktasında nöroloji ve kuantum fiziğinin ortaya koyduğu fikirlerin ışığında koçluk uygulamaları için üç temel yaklaşımı ele alalım.
Uygulama 1. “Her şey farklı olabilir”
Danışan her ne kadar hayatındaki alışkanlıkların ve davranışların değişeceğini unutsa da, bir koç her şeyin farklı bir yüzünün olabileceğini ve yeni bir boyut kazanabileceğini hatırlatmalıdır.
Schwartz ve Begley’in (2002) zihin ve beyin adlı kitabında değindikleri gibi beyin perspektifinden bakıldığında, insan davranışı ve alışkanlıkların daha aktif hale gelebildiği ve yeni davranış alışkanlıkları geliştirebildiklerinin doğruluğunun altını çizmişlerdir.
Bizler bu davranış alışkanlıkları üzerinde shift+delete butonu geliştiremediğimiz için; beynin kullanılmayan bağlantıları arka plana aktardığı ve zaman aşımıyla beraber bilgiyi başvurulmadığı müddetçe yok ettiği etkili bir işlevi de mevcuttur.
Bu doğrultuda danışana cut and delete yaklaşımını aktarmamız ve bu alışkanlığı geliştirmesinin faydalarından bahsetmeliyiz. Bir düşünce alışkanlığını teşhis etmek ve bu bağlantıdan kopma alıştırmalarının istenmeyen dürtü ve alışkanlıklardan kurtulmanın en temel yolu olduğunu belirtebiliriz.
Bu alışkanlıkları görmezden gelmek, üzerinde durmamak ve bu alışkanlıkları yenileriyle değiştirmek en başında belirttiğim gibi her şeyin farklı olabileceğinin göstergesidir.
Bu değişimin insanın doğası gereği seçim yapma kapasitesi ve gücüyle özümseyebileceğini ve değiştirebileceğini gözler önüne sermektedir.
Uygulama 2. “Engelleme hakkını nerede kullanacağını keşfet”
Değiştirmek istediğimiz bir alışkanlığı teşhis etmek bu dürtü ve davranışın bilincinde olmak danışan için bir seçim noktasıdır. Page (2011) Bilgi temelli koçluk el kitabında bilim insanlarının insan beyninde kontrolü dışında yerleşen düşünme alışkanlıklarını değiştirebildiklerini keşfettiklerine yer vermiştir.
Danışan, kendine ait hissetmediği düşünme, sorgulama ve algılama stilini ve bu doğrultuda gelişen alışkanlıklarını keşfederek bu alışkanlığı engellemek üzerine öz yargısını kullanmalıdır. Unutmayın ki, bilinç altı ve bilinç dışı gelişen düşünce ve davranış alışkanlıkları kişinin kontrol etme gücü ve seçme iradesiyle değiştirilebilir.
Uygulama 3. “ Öğrenen zihin yapısı kurmak için ikna et”
Güçlü sorular sormak her ne kadar koçlara atfedilmiş bir yöntem olsa da soruların gücü koçların danışanlarına sorduğu sorulardan ibaret değildir.
İnsanlar kendi hayatlarının uzmanlarıdır ve kendi hayatlarını istedikleri noktaya getirme kapasiteleri de kendilerine aittir. Düşünce ve alışkanlıkları değiştirmenin bir seçim noktası olduğunu kabul ettik. Düşünme ve sorgulama biçimini gözden geçirmesi, istemediği dürtüleri yok sayarak bağını koparması ve neyi nasıl düşünüp sorgulayıp algılayacağına karar vermesi bir eylemdir.
Danışan kendisine yönlendirdiği soruların yeni olasılıkları, alternatifleri görmesini sağlayacak zihin açıcı soruları tercih edebilir. Yeni düşünce yapısı için kendi keşfini başlatır. Öğrenen zihin yapısını harekete geçirir.
Gelişim gösterir ya da kendisini kapana kıstıracak tek bir soruya ve cevaba odaklanacağı yargılayıcı ve kendi öz kaynaklarını limitleyen bir düşünce sistemine geçer. Bu da bir seçim noktasıdır ve yargılayıcı zihin yapısını kurarak kendi keşfini kendi düşünüş biçimiyle keşiften yoksun bırakır.
Buradaki en önemli nokta öncelikle danışanın zihninde hangi sorgulayıcı zihin yapısı olduğunu teşhis etmesidir. Danışanın verdiği birkaç örnek, konu hakkındaki değer yargıları, olayı aktarış biçimi ve konuyu nasıl zenginleştirdiği kendisinin hangi zihin yapısında konumlandırdığını ortaya çıkaracak olan göstergelerdir.
Yargılayıcı yada Öğrenen zihin yapısını koç ve danışanın birlikte tanımlaması, danışanın nereye yönelmek istediğini gösterecek ilk adımdır.
Hangi zihin yapısında konumlanmak istediği, düşünme alışkanlığını seçme iradesini nerede ve nasıl kullanmak istediği de danışanın öğrenme motivasyonu ve kendisini nasıl ikna ettiği ile ilişkilidir.
Var olan 2 zihin yapısı da insana özgüdür nerede yer almak istediği ise seçenek.
The Handbook of Knowledge-Based Coaching: From Theory to Practice kitabından Nöroloji ve koçluk yaklaşımı hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.