Konuşkan Müşteri ile Koçluk Seansını nasıl Yönetirim?

Koçlukta Konuşkan Danışanlarla Nasıl Baş Ederim?

Koçlukta konuşkan danışanlarla nasıl baş ederim? koçluk oturumunu  dengede tutmak için ne yapmalıyım?

Birçok koç seans almaya başladığı andan itibaren danışanlarıyla ilgili seans sırasında ya da sonrasında iç hesaplaşma yaşar. Kimi zaman bu hesaplaşma kendisine yönelik olsa da kimi zamansa bunlar danışanla ilgili olabilir.

Bence çoğumuz bu deneyimle en az bir kez karşılaştık. Kimlerle mi dersiniz? Onlar, konuşmayı çok sevenler yani konuşkan danışanlar.

Uzun cümleler kuran, soruya bağlı kalmayan, farklı ve konudan bağımsız birçok detay veren,

nefes almadan konuşan ve seansı domine eden danışanlar.

Koçluk seansının yapısını kurarken ilk koçluk oturumunda koç ve danışan arasındaki konuşma oranı/ dengesi, sonraki seansların nasıl gideceğiyle ilgili önemli ipuçları verir.

Eğer koçluk seansınız ‘danışan konuşur; koç dinler ‘düzeneği üzerine kuruluysa, bilin ki işiniz biraz zor olacak.

Ancak yeni başlayacak seanslarda bu yaklaşımları denemen ve danışanın seansı domine etmemesi için yaklaşım geliştirmen içinse büyük bir fırsat yaratacaktır.

Koç, her şeyden önce iyi bir dinleyicidir ve iletişimle ilgili koçlukla ilgili aldığı eğitimlerde;

bütün doktrinlerde koçlara farklı farklı dinleme metodları öğretilir.

Koç için önemli ve olmazsa olmaz bir yetkinliktir.

Bu nedenle koçun danışan konuşurken onun uzun soluklu konuşmasını bölmeli mi?

Ne zaman bölmeli? Nasıl bölmeli? ya da böldükten sonra ne yapacağını düşünmesi üzerine geçirdiği

iç diyalektik de koç için haliyle zor ve alışılmışın dışında karşılanabilir.

             Koçlukta Konuşkan Danışanlarla Nasıl Baş Ederim?
Peki bu konuşkan danışanlarla geliştirilen iletişim dinamiği nasıl değiştirilebilir?

Durum gerçekten senin için de aynı mı? Danışanınla bunu daha önce yaşadın mı?

Yanıtın evetse; bu durumla karşılaştığınızda kendinize sormanızı istediğim bir soru var. Neden dinliyorum?

Bilgi toplamak için mi?

Gözlemlerimi sunmak için mi?

Anlamak için mi?

Fayda sağlamak için mi?

Belki hepsi belki de çok daha fazlası. O zaman neyi dinlediğinde önemli. Bu kısma dikkat.

Nasıl ki danışan hayatının özetini 1 saat içerisinde sana aktaramayacaksa ve böyle de bir inancı ya da beklentisi yoksa

bir koç da her koçluk uygulamasını aynı düzlemde aynı doğrultuda her danışana aynı şekilde uygulayıp aynı sonucu beklemeyi umamaz.

Her koçluk seansı koçun sınırsız yetkinlikleriyle birlikte “terzi dikimi” yani kişiye özel olmalıdır.

O zaman dikkat etmemiz gereken 4 adıma geçiyorum:

  1. Koçluk oturumunu kaydet!

Koç, danışanı daha fazla konuşmaya teşvik eden ne yapıyor? Önce kendisine bunu sormalı.

Bunu sorarken de kendi el emeğinizi temiz raflara dizmek için seans kaydı alıp koçluk oturumunu dinlemek büyük önem taşıyor.

Tüm seansı dinledikten sonra iç sesiniz size yanlış giden bir şeyler var diyorsa ikinci bir soru gelmeli:

Koç danışanla olan iletişiminde denge kurmak için neyi daha farklı yapabilirdi?

  1. Sorular danışana göre evrilir!

Elinizde grow, fuel, strike, can…  gibi bir çok model olduğunu varsayalım.

Bu modellere uygun ve danışanın hedefine ulaşması için hizmet edeceğini düşündüğünüz sorularınız var ve seansta bu soruları danışanın gündemine uygun sordunuz.

Danışandan yanıt var ancak yine sorunun yanıtı değil.

Danışanın anlatmak istediği, detaylandırdığı, aklına gelen sorudan bağımsız yanıtlar.

Koçun sorduğu açık uçlu sorular ya da varsayımsal sorular gözlemlediğim ve deneyimlediğim kadarıyla birçok danışan için zorlayıcı olabiliyor.

Aslında zorlayıcı olmak koçluğun doğasında var kast ettiğim bu değil.

Sorunun karakteriyle danışanın kimyası uyuşmuyor ve soru havada kalıyor.

Koçlukta kullandığımız birçok yaklaşımda olduğu gibi açık uçlu sorulardan daha açık uçlu sorulara yöneliyor ve kendi yanıtını bulması için danışanı teşvik ediyoruz.

O zaman bir örnek vermenin tam sırası. Bu görüşmede daha önce fark etmediğin neyi fark ettin? sorusu belirsiz ve açık uçlu bir sorudur.

Danışan bu soruya ister düşüncelerinden isterse duygularından bahsedebilir ya da yine isterse havanın güzelliğinden, odanın sıcaklığından ya da kahvenin kokusundan da bahsedebilir.

Deneyimlediğiniz ya da deneyimleyebileceğiniz gibi neyi fark ettiğini sorduğunuzda danışan sizinle o an neyi paylaşmayı istiyorsa yanıt olarak size onu verecektir.

Buradan da anlaşılacağı gibi belirsiz sorular kimi zaman belirsiz yanıtları da beraberinde getirebilir.

Bu nedenle danışanın iletişim ve öğrenme yolu keşfedilmeden sorulan her soru metodu uygulamaktan ibaret olacaktır.

Sorularla danışanın yolunu açarken daha çok konuşması için onu teşvik etmek yerine

danışanı raydan çıkarıp tekrar raya oturtacak kışkırtıcı sorular sormayı; irkildikten ve kendine döndükten hemen sonra tekrar gündeme dönmesi için sorularınla destekle.

  1. Yansıt-yeniden ifade et… o zaman koçluk seansı başarılı!

Koçlar yine metodolojiye bağlı kalarak yetkinliklerini kullanmanın keyfine varabilirler ki bu konuda oldukça haklılar.

Ancak, karşımızdaki danışan seans boyunca konuştuğunda biz sadece merhaba dediysek,

gerisini getirmeye fırsatımız olmadıysa ve sonunda da haftaya tekrar seans organize etmek için randevu aldıysak.

Farkına varalım ki bu başarılı geçmiş güzel bir sohbettir. Koçluk seansı değildir.

Buradaki önemli nokta şu koçlukta her uygulamayı aynı şekilde, aynı sırada, aynı düzlemde, her danışana uygulayamayız.

Kimi danışan için belirsiz açık uçlu sorular, yansıtma ve yeniden ifade etme tekniği daha çok konuşmak için yeni bir davettir.

Koç eğer risk alıp yaklaşımını değiştirmezse de maalesef koçluk oturumu asıl olması gerekeni karşılamaz.

Domine edilmiş bir seansta fırsatını bulduğumuz ilk an yansıtma ve yeniden ifade etme tekniğini kullanabiliriz.

Bu bazen uzun monoloğun ardından koçun seri konuşan danışana ne kadar konuştuğunu rahatsız etmeden ifade etmenin en kolay ve en güvenli yolu olarak da görülebilir.

Bunun için önereceğim yeni yol uzun cümleleri yansıtmak ve yeniden ifade etme dürtüsünden uzaklaşmak olacak.

Bu tekniği sen biliyorsun ancak karşındaki danışan ona daha çok konuşması için sunulan bir fırsat olarak görüyor olabilir.

Eğer yeniden ifade etmek danışanını daha çok konuşmak ve konudan km’lerce uzaklaşmak için teşvik ediyorsa neden koçluk tekniğini danışana uygulamak için diretesin ki?

Belirsiz sorular sorman ve gözlemini paylaşman da onu kendi hikayesinden çıkarmayacaktır.

Bilgi toplayan bir dinleme, hikâye hakkındaki gözlemini paylaşman da bunu sağlayamaz. Koçluktaki her uygulama her danışana uygulanamaz.

Bazı yaklaşımlar terzi dikimi gibi kişiye özel ve uygun olmalıdır ki seans gerçek bir amaca hizmet etsin.

  1. Kışkırtıcı Ol!

Danışanın düşüncesini gündeme odak bulmak istediğinde gerekirse provokatif olmalısın.

Bazen bazı kelimeleri duymak istemeyiz ama bizi şaşkına çeviren o kelime her neyse bizi kendimize getirmeye yetebilir.

Bu nedenle bir koç meydan okumalı diyorsak danışanın kendi gündemine sadık kalması için de bunu denemeli ya da gerektiğinde

“birkaç dakikadır seni dinliyorum bu konu hakkında gerçekten bilmemi istediğin şey nedir?” sorusunu da sorarak danışanın dikkatini toplamaya çalışmalıdır.

Seans sırasında ara ara kendinize neden dinliyorum? sorusunu sormayı unutmayın.

Seans içinde kışkırtıcı olmaktan, gerektiği kadar kuralları yıkmaktan ve yeni yol denemekten vazgeçmeyin ve risk alın.

Konuşkan danışanlarla nasıl baş edeceğim? sorusunun yanıtını vermek için hazırladığım bu yazıda tekrar hatırlatmak isterim ki;

seans sahibi sizsiniz ve koçluk repertuarınızda saklı birçok yetenek ve yetkinlikle seansları daha zengin hale getirebileceksiniz

ve sunduğum bu yaklaşımlarla da kendinize belki de aynı soruyu bir dahaki seans kendinize sormayacaksınız.

Ben de kendi özgün yetkinliklerinizle birlikte bu yaklaşımları profesyonel hayatınıza geçirdiğinizde danışanlarınızın bu yeni yaklaşımınızı nasıl karşıladığını sizden duymayı sabırsızlıkla bekleyeceğim.

Sevgiler

PCC Sevde İsteyin